Gaziantep'te yaşlı usta, 66 yıldır çanta üretiyor

Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde, 76 yaşındaki el yapımı çanta ustası 66 yıldır sürdürdüğü mesleğini ilerleyen yaşına rağmen yaşatmaya çalışıyor.

Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde, 76 yaşındaki el yapımı çanta ustası 66 yıldır sürdürdüğü mesleğini ilerleyen yaşına rağmen yaşatmaya çalışıyor.

Şahinbey ilçesinde yaşayan 76 yaşındaki Tahir Demirci, 10 yaşında iken yemeni ustası olan dedesinden öğrendiği mesleğini tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda özveriyle sürdürüyor. Yıllardır gelişen teknoloji ve sanayileşmeye rağmen tarihi çarşıda çekiç sesleri arasında deriden el yapımı çanta üreten Demirci, ürettiği çantaları Türkiye’nin 81 ilindeki müşterilerinin yanı sıra yurt dışına da gönderiyor.

Farklı renk ve modellerle çanta üreten Demirci, kişiye özel tasarlayarak ürettiği çantaları kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerden de büyük ilgi görüyor. Tarihi çarşıda bulunan 5 metrekarelik küçük dükkanına sabah erken saatlerde gelen Demirci, gün boyu emek vererek bir çanta yapmaya çalışıyor. İlerleyen yaşına rağmen gün içinde adeta hiç dinlenmeden eline aldığı iğne ve iplikle daha önce şekil vererek kestiği derileri dikerek çantaya dönüştüren çanta ustası, ölünceye kadar da tezgahını bırakmak istemiyor. Ham derileri kullanarak şık tasarımlı ve her biri adeta birer sanat eseri konumunda olan çanta üreten yaşlı usta, mesleği dedesinden öğrendiğini belirtti. Çarşıdaki herkesin sevip saydığı çanta ustası, 10 yaşında iken işe başladığını ve emekli olmasına rağmen çok sevdiği mesleğini terk etmediğini söyledi. Ürettiği el emeği göz nuru ürünlerle hem ekmek parasını kazandığını hem de unutulmaya yüz tutmuş mesleğini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini verdiğini belirten Demirci, "Bu meslek bizim dede mesleğimiz. Ben 5-6 yaşında ilkokula başlamamıştım. Gaziantep’te Millet Hanı vardı. Onun altında kutnucular vardı. Üst katında da yemeni ustaları vardı. Ben de orada çırak olarak bizim komşumuzun yanında işe başladım. Orada iplikleri mumlardım, iplik çekerdim. Yemeni dikmek için normal ipleri mumla, bal mumuyla çekerek sertleştirirdik. Bir de beni kalenin altında Alleben Deresi vardı. Onun üstünde de tabakhanenin akarsuyu vardı. Orada camız derisi ıslardık. Çünkü yemeninin altına kösele çok sert olurdu, kesilmezdi. Camız derisi kalın olduğundan dolayı yumuşaması için ıslardık. Deri ıslanana kadar beklerdim. Zaman geçti, okula başladım. O günden beri mesleğe devam ediyorum" dedi.

Mesleğini öğrettiği oğlunun da kendisine yardım ettiğini bildiren Demirci, "Şu anda oğlumla beraber bu çantaları yapıyoruz. Tamamen el işi. Bizim iş yerimiz yoktu. Evin altında çalışırdık. Sandalet ve yemeni yapıyorduk. Ama genellikle yapıyorduk. Bu çantalar biraz daha oğlumun tasarımıyla çeşit çeşit yaptık. Gözlerim zayıfladı, artık renkleri fazla seçemiyorum. Sadece dikiş işlerini yapıyorum. Dükkanda satış yapıyorum. Emekli oldum ama çalışıyorum. Hem sağlığım için hem de bu meslek ölmesin diyerek çabalıyorum. Fakat mesleğe pek heves eden yok. Bir de usta-çırak ilişkisi olması lazım. Bu meslek öyle üç-beş ayda, bir-iki senede öğrenilecek meslek değil" şeklinde konuştu.

El yapımı çantaların büyük ilgi gördüğünü belirten Demirci, "Çin’den de Japonya’dan da buraya gelen turistler çantaları alıyorlar. Genelde yabancılar alıyor. İstanbul, İzmir ve Ankara’nın yanı sıra birçok ile çanta gönderiyoruz. Deri kültür işi. Bu tamamen kösele ve üzerine de graf sanatı tasarımı yapıyoruz. Graf oyarak yapılıyor. Çantaların üzerindeki desenler ve figürler baskı değil. Bu mesleği sevdiğimiz için devam ediyoruz. Bir de oğlum devam ediyor. Allah’a çok şükür geçimimizi temin ediyoruz" diye konuştu.

Bakmadan Geçme